Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında video konferans yöntemiyle toplanan CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından parti sözcüsü Faik Öztrak, basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda Türkiye gündeminin ele alındığını ifade eden Öztrak, Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirmesi, AKP’nin uluslararası politikaları ve Türkiye’ye yönelik mülteci akını hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.
“ERDOĞAN, AFGAN GÖÇMENLERİN ÜLKEMİZE GELMESİNE GÖZ KIRPIYOR”
Öztrakın açıklamalarından satır başları:
* Erdoğan, okyanus ötesinden yazılan Ve önüne konan metne göre sürekli rota değiştiriyor. Bir çıkıyor, “Finansı iyi yönettiğimiz için, Mültecileri almaya devam edeceğiz” diyor. Bir çıkıyor, “Türkiye yo lgeçen hanı değildir” diyor. Bir çıkıyor; “Sınırlarımızdan düzensiz göç akını söz konusu değil” diyor.
* Dün de Beyefendi çıkmış; “Türkiye olarak, İran üzerinden gerçekleşen Ve giderek yoğunlaşan, Afgan göçmen dalgasıyla karşı karşıyayız” diyor. Bu çelişkili açıklamaların hepsi de, 10 gün içinde yapılıyor. Erdoğan, ABD’nin Afganistan’dan çıkma kararının ardından, Parave siyasi destek karşılığında, Afgan sığınmacıların ülkemize gelmesine göz kırpıyor.
* 20 yıldır Afganistan’da olan egemen güçlerin neden olduğu, Bu insani krizin yükünü de, Milletimize yıkmak istiyor. Buradan açıkça söylüyoruz. Ülkemizde 5 milyon Suriyeli var.
* Bunun üstüne bir de Afgan göçüne seyirci kalınması, Erdoğan Şahsım Hükümetinin, Milletimizi, bir kere daha, sırtından hançerlemesi olur. Esas olan bu devletin bekasıdır. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğidir. Ülkemizin demografik yapısına, göz göre göre, Zaman ayarlı kitlesel imha silahı yerleştirilmektedir.
“ERDOĞAN’IN ALTINA İMZA ATTIĞI OPERASYON”
* Afganlar Erdoğan-Biden görüşmesinden sonra, Türkiye’ye akın akın zaten gelmeye başladı. Arada 2 bin 500 kilometre var. Arada koca bir İran var. Ancak gelenler öyle düzensiz gelmiyor. Gayet düzenli. Gayet planlı, Gayet organize bir şekilde, Erdoğan’ın altına imza attığı bir operasyonla geliyor.
Erdoğan, milletimizin huzuruna çıkmalıdır. Haziran ortasında, kapalı kapılar ardında, Yanına dışişlerinden bir görevli dahi almadan, Biden ile yaptığı pazarlığın detaylarını millete açıklamalıdır. Erdoğan Türkiye’ye kurulan bu tuzağa nasıl razı olmuştur? Veya razı edilmiştir?
Bunu Türkiye’de Erdoğan’dan başka, Sadece Saray sosyetesine mensup Kavakçı’nın kızı bilmektedir. Muhataplarımız şunu bilsin ki, Kapalı kapılar ardında Erdoğan’ın verdiği sözler Erdoğan’ı bağlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi onayından geçmemiş hiçbir anlaşma, Türkiye Cumhuriyetini bağlamaz. Herkes bu açık gerçeğe göre ayağını denk alsın. Planlarını ona göre yapsın.
İKİ AY ÖNCE OLMAZ DENİLEN HER ŞEY OLDU
Dün Afganistan’da çok büyük bir kaos vardı. 300 bin kişilik, modern silahlarla donatılmış Afgan ordusu, Birkaç hafta içinde silahlarını bırakarak dağıldı. 75 bin kişilik Taliban milisleri, Doğru dürüst tek kurşun atmadan, Ülkenin tamamını ele geçirdi.
İki ay önce olmaz denilen her şey oldu. Kabil Taliban’ın eline geçti. Afganistan Cumhurbaşkanı ülkesini terk edip, Tacikistan’a kaçtı. Taliban Türk askerlerinin ayrılması için, 1 Eylül’e kadar süre verdi. Bu koşullar altında, Afganistan’daki Mehmetçiğimiz derhal ait olduğu yere, Ülkemize ve sınırlarımızın müdafaasına dönmelidir.
Erdoğan hala, Afganistan’da egemen güçlerin taşeronluğunu kapmak için, Taliban ile zemin yokluyor. Taliban ile inanç farklılığı yokmuş. Taliban lideriyle de görüşebilirmiş. Dün de Pakistan üzerinden Taliban’a çiçekler gönderdi.
“ERDOĞAN, DENTELLİ KEFEN BEZLİ TOSUNCUKLARINI YOLLASIN”
Erdoğan Afganistan’da illaki taşeronluk üstlenecekse, Dantelli kefen bezi kuşanan tosuncuklarını, Olmadı besleyip büyüttüğü SADAT’çılarını göndersin. Mehmetçiğinin üzerinden elini çeksin. Son kez uyarıyoruz. Afganistan’da Mehmetçiğimizin ayağına değecek en ufak taştan, Bizzat siz sorumlu olursunuz. Bölgemizde yeni bir kaosun kapıları aralanmıştır. Afganistan-İran-Türkiye aynı jeo-stratejik fay hattındadır.
Afganistan’daki kırılma tüm bölgeyi etkileyecektir. Bu konu milli bir mesele olarak ele alınmalı, Bir kişinin iki dudağı arasına bırakılmamalıdır.
“BELEDİYELERİMİZ TOPLAM 301 ARAÇLA SEL BÖLGELERİNE DESTEK VERİYOR”
* Belediyelerimiz sel afeti yaşayan illerimize 479 personel 193 iş makinesi ve 108 hizmet aracı olmak üzere toplam 301 araçla destek veriyor. Bunun yanında bölgede içme suyuna duyulan büyük ihtiyacı gidermek amacıyla belediyelerimiz 40 TIR dolusu içme suyu ve 15 bin gıda kolisiyle afetzede vatandaşlarımıza destek olmaya çalışıyor.
Bunun yanında mobil mutfak TIR’ları, mobil şarj üniteleri, 15 jeneratör, 7 TIR hijyen malzemesi bölgeye hızla intikal ettirildi. Yeni yardımlar da yolda.
“HER FELAKETTE İLK İŞ MİLLETE BİR İBAN GÖNDERMEK”
* En son orman yangınlarında gördük, millet devletinin uçaklarını havada göremeyince alevlerin üzerine çıplak elleriyle yürüdü. Ateşe bir avuç toprak, bir avuç su atmak için olağan üstü bir gayret gösterdi. Ama milletimizin bu dayanışma duygusunu sürekli istismar eden bir hükümet var. 15 Temmuz’dan bu yana yaşadığımız her felakette Erdoğan’ın yaptığı ilk iş millete bir İBAN numarası göndermek.
* Daha kayıplarımızın boyutunu öğrenemeden, acımızla yüzleşemeden felaketlerin sabahında İBAN numaralarıyla yüzleşiyoruz. Millete bugün İBAN numarası atanlar daha bir kaç gün önce Somali’ye 30 milyon dolar hibe ediyorlardı. Hükümetler yardım toplamaz, hükümetler vergi toplar. Onu da Erdoğan hükümeti, milletten zaten bol bol topluyor.
* 20 yılda milletimizden 2 trilyon 311 milyar vergi topladılar. Dış borç, iç borç, özelleştirmeler dahil 2,5 trilyon dolar harcadılar. Kendilerinden önceki 79 yılda kullanılan kaynağın neredeyse 4 katını neredeyse 19 yılda kullandılar. Ama her felakette millete İBAN numarası atmaya devam ediyorlar. Konu para olunca memlekette benden başka kimse para toplayamaz diyor.
* Bencilliğin, kibirliğin geldiği noktaya bir bakın. Hadi yardım bağışı diyerek para topladınız, topladığınız paralar yerlerine ulaşıyor mu? Bunun hesabını verebiliyor musunuz? Ne gezer.
“RAYA SİZ NEDEN OTURDUNUZ? SİZ NE İŞ YAPARSINIZ?”
* 1999’daki depremlerle beraber özel iletişim vergisi hayatımıza girdi. Geçici süreyle çıkarılan bu vergiyi Erdoğan kalıcı hale getirdi. 2003’ten bu yana da milletten 35 milyar 544 milyon dolar özel iletişim vergisi toplandı.
* Kaç defa sorduk ‘ Bu topladığınız deprem vergileri nereye gitti?’ diye Cevap, bay Kemal’e hesap vermeye zamanımız yok oldu. Yine 15 Temmuz’da millete İBAN atıp 309 milyon lira para toplandı.
* Memlekette 15 Temmuz Köprüsü var, 15 Temmuz camii var, 15 Temmuz okulu var, 15 Temmuz parkı var, 15 Temmuz çeşmesi var, ama 15 Temmuz şehit ve gazileri için toplanan milyonlar ortada yok.
* Genel başkanımız bu konuyu aylarca gündemde tuttu. Beyler anca çıkıp da toplanan paraların hazineye aktarıldığını itiraf ettiler. Beşiktaş’taki terör saldırısının ardandan toplanan 52 milyon lira da saldırıda yaşamını kaybedenlerin ailelerine ulaşmadı.
* Bunların yardım toplama konusunda ne yazık ki sicilleri bozuk. Millette haliyle artık bunlara güvenmiyor. Allah aşkına her felakette millete İBAN atıp, milletin himmetine başvuracaksanız o zaman hükümet olarak oraya siz neden oturdunuz? Siz ne iş yaparsınız?
“ERDOĞAN NE SÖYLÜYOR, TAMBURASI NE ÇALIYOR”
* Vatandaşlarımızın cansız bedenleri toplanırken, Bozkurt’taki cami avlusu Erdoğan’a siyasi dekor yapıldı. Selden sonra sahra hastanesi olarak kullanılan cami apar,topar boşaltıldı. Erdoğan da cami avlusunda rahat rahat nutuk attı. Çıktı kendisini eleştirenlere ‘bozguncu’ dedi. Eleştirilere ‘kirli senaryolar’ dedi. ‘2023’ dedi, ‘2053’ dedi, ‘siz’ dedi, ‘biz’ dedi.
* Dere yatağındaki çok katlı binalar konuşulmasın, daraltılan dere yatakları sorgulanmasın, dere yatağındaki tomruk depolama alanlarının hesabı sorulmasın, derelerdeki HES’ler tartışılmasın, yanlış yapılan köprüler konuşulmasın diye milleti şu zor gününde bile bölüp parçalamaya, ayrıştırmaya çalıştı.