İzmir Büyükşehir Belediyesi ikinci kadın sığınma evini hizmete açıyor. Yeni sığınma eviyle psikolojik veya fiziksel şiddet karşısında her kadın ve çocuğunun dayanışma duygusuyla karşılanacağı, güçlenerek yeniden yaşama dâhil olacağı bir yuvası olacağını söyleyen Başkan Tunç Soyer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle de önemli mesajlar verdi.
Kadına karşı şiddetle mücadelede koruyucu önleyici çalışmalarla beraber farkındalık etkinlikleri yürüten İzmir Büyükşehir Belediyesi, ikinci kadın sığınma evini hizmete açıyor. Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı Kadın Çalışmaları Şube Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet verecek engelli erişimine uygun üç katlı binada 12 oda, kreş, yemekhane, etkinlik odası, mutfak, revir ve oyun parkı yer alıyor.
Her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddete karşı, ayrımcılığa uğramış veya uğrama riski taşıyan, can güvenliği sorunu yaşayıp sığınma ihtiyacı olan kadınlara ve beraberindeki çocuklara güvenli bir ortam sunacak sığınma evinde psikolojik, hukuki, sağlık ve sosyal danışmanlık hizmeti de verilecek. Meslek edindirme kurslarına yönlendirilerek iş arama süreçlerine destek olunacak kadınlar için farkındalık ve güçlendirme çalışmaları da olacak. Hastane işlemleri, adli işlemler, çocukların okul kayıtları gibi işler ise sığınma evindeki yetkin personel eşliğinde yapılacak.
“Kolektif bir mücadele sergilenmeli”
Yeni sığınma eviyle psikolojik veya fiziksel şiddet karşısında her kadın ve çocuğunun çaresizlik ve yalnızlık yerine dayanışma duygusuyla karşılanacağı, güçlenerek yeniden yaşama dâhil olacağı bir yuvası olacağını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nün 31. yılı nedeniyle de önemli mesajlar verdi. Soyer, “2020 yılının başından şimdiye kadar 335 kadın, erkek şiddeti nedeniyle yaşamını yitirdi. Her geçen dakika daha da artan bu korkunç tablo, bireysel veya münferit bir şiddet değil. Aksine ayrımcı ve kutuplaştırıcı bir iklimin, cinsiyet rollerinde kadını belli kalıplara sıkıştırmaya çalışan cinsiyetçi bir zihnin ve cezasızlık uygulamalarının sonucu. Kabul etmeliyiz ki bu tabloyu değiştirmenin ilk adımı aileden başlayarak, kadın üzerinde tahakküm kuran, eşitsizlik ve şiddetin temel müsebbibi olan eril ve cinsiyetçi anlayışa karşı kolektif bir mücadele sergilemekle başlıyor” dedi.
“Büyükşehir etkin çalışmalar yürütüyor”
İstanbul Sözleşmesi, nafaka hakkı gibi kadınların yılların mücadelesiyle elde ettikleri kazanımlarını korumak gerektiğini söyleyen Soyer, kadına karşı şiddetin önlenmesi, kadının yaşamın her alanında daha görünür olması ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması için etkin çalışmalar yürüttüklerine dikkat çekti. Soyer, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonumuz, Kadın Danışma Merkezimiz, Kadın Politikaları Birimimiz, Kadın Sığınma Evimiz, kadın örgütleriyle ortak çalışmalarımız, farkındalık eğitimlerimiz, Meslek Fabrikası ve Masal Evleri’nde kadın istihdamı öncelikli kurslarımız, kadın üreticilere sağladığımız destekler, Belediyemizin yönetim ve istihdam politikasına sirayet eden cinsiyet eşitliği perspektifimiz gibi tüm çalışmalar kadınların sosyo-ekonomik hayata katılımını ve eşit bir yaşam sürmesini hedefleyen çalışmalarımızın ana çerçevesini oluşturuyor. Kadınlara bütüncül hizmet sunmayı hedeflediğimiz ve ilkini Örnekköy’de hizmete açacağımız ‘Anahtar’ birimimiz kadınlarla ilgili yaptığımız tüm bu çalışmaların bir araya geldiği ve bu vizyonumuzu yansıtan bir şemsiye niteliği taşıyor” şeklinde konuştu.
Kadının özgürlük ve eşitlik düzeyinin aslında o toplumun özgürlük ve eşitlik düzeyini gösterdiği belirten Soyer “Cinsiyet eşitliği sağlanmadığı ve kadına yönelik şiddet devam ettiği sürece ne toplum gerçek anlamda eşit olabilir ne de toplumsal şiddet ve çatışma son bulabilir. Bu nedenle İzmir’de kadınların eşit ve özgür bir yaşam sürmesi ve kadına yönelik şiddetin son bulması için var gücümüzle çaba göstermeye devam edeceğiz” dedi.